Tek Türkiye'nin 77. Bölüm Fragmani burda!!!
Tikla ve Izle!!!
29 Ekim 2009 Perşembe
Tek Türkiye 77. Bölüm özeti
Tek Türkiye, her perşembe akşamı olduğu gibi bu perşembe akşamı da çok konuşulacak yeni bölümüyle ekrana geliyor. Kırmızı, Tarık’ı dize getirmek için İbrahim’i vermemekte kararlıdır. Dila, Tarık’tan oğlunu kurtarmasını isterken, Tarık’ın ilgilenmesi gereken olaylar ardı ardına gelir. Botan sayesinde, büyük bir kaos çıkar. Kasabanın çocukları, gençleri, kadınları polise ve devlete karşı eylem yapıp, saldırgan hareketlerde bulunurlar. Sait, ise bu eylemlerin başında olan Leyla’nın peşinde, aşkını kanıtlama derdindedir. Ancak, kasabanın çocukları kirli bir plan için Botan tarafından kaçırılınca, Sait için büyük bir fırsat doğar. Tarık bu olanlarla oğluna kavuşma fırsatını bir kez daha kaçırırken, oğlunu kurtarmak için yanıp tutuşan Dila ise Kırmızı’dan şok bir teklif alır.
Tek Türkiye Yeni Sezona Iddiali Girdi...
Tek Türkiye’nin yeni sezona çok cesurca ve iddialı bir girişi gözlerden kaçmadı!..
Değişen karakterleri, değişen hikâyesi olumlu olduğu kadar olumsuzda olabilirdi. Büyük bir riske giriyor gibi gözükse de kaliteli ekibi ile Tek Türkiye yine kendinden beklenileni verdi.
İlk 100’de en çok seyredilen ikinci dizi olan Tek Türkiye, yeni hikâyesinden oldukça söz ettireceğe benziyor.
Dizinin gözde oyuncularından Müjgan Gönül’ün üstlendiği Dila karakteri ise en çok konuşulan isim oldu. Tarık artık bir baba bir kaymakam olurken, Dila’ da anne rolüyle karşımıza çıktı. Fakat iki yıldır sabrıyla her türlü olaya sakin kalan, konuşmak yerine gözyaşları kullanmayı seçen, herkesin gözünde bir melek imajı çizen Dila, artık Tarık’a hayır demesini bilen, yeri geldiği zaman kendi başına işler yapabilen bir karakter oldu. Kocasını çok sevdiği kaçınılmaz ama artık “anne” oluşuyla Tarık’ı ikinci plana koyuşunu da apaçık görüyoruz.
Dila, yalnız bir anne olduğu için bu kadar tedirgin!..
Müjgan Gönül, bu konudaki eleştirilere ise şöyle cevap verdi.
“ Ben, Dila’ da sabrı öğrenmiştim fakat bu sezon Dila bana annelik kavramını öğretecek. Evladının sevgisine hiçbir şeyi denk tutamayan, evladı için ölüme koşan bir anne artık Dila. Aradan altı yıl geçmiş. O altı yılda çok şey değişir tabiî ki. Dila, hala Tarık’ı çok seviyor. Farkındaysanız oğlu için Tarık’a küsse, tafra yapsa bile uzun sürmüyor. Kaldı ki Tarık biraz ilgili bir eş olsa Dila bu kadar da baskın bir anne rolü çizmek zorunda kalmayacak. Seyircilerin tepkisini tabiî ki anlıyorum, ama aradan altı yılın geçmiş olması çok önemli bir ayrıntı. Dila, hala ince zarif bir karakter. Fakat evlat sevgisi ve evladının astım gibi bir hastalığının olması yeri geldiği zaman onu karakterinin dışına çıkartıyor. Dila’da öğrendim ki bir evlat insanın hayatını kişiliğini her şeyi değiştirebiliyor”
Samanyolu'nda perşembe günleri ekrana gelen ve Türkiye gerçeklerini anlatan 'Tek Türkiye', sezonun ikinci bölümünde en çok izlenen yüz program arasında üçüncülüğü elde etti. Tüm izleyicilerde 5.98 reyting (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken dizi, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
Değişen karakterleri, değişen hikâyesi olumlu olduğu kadar olumsuzda olabilirdi. Büyük bir riske giriyor gibi gözükse de kaliteli ekibi ile Tek Türkiye yine kendinden beklenileni verdi.
İlk 100’de en çok seyredilen ikinci dizi olan Tek Türkiye, yeni hikâyesinden oldukça söz ettireceğe benziyor.
Dizinin gözde oyuncularından Müjgan Gönül’ün üstlendiği Dila karakteri ise en çok konuşulan isim oldu. Tarık artık bir baba bir kaymakam olurken, Dila’ da anne rolüyle karşımıza çıktı. Fakat iki yıldır sabrıyla her türlü olaya sakin kalan, konuşmak yerine gözyaşları kullanmayı seçen, herkesin gözünde bir melek imajı çizen Dila, artık Tarık’a hayır demesini bilen, yeri geldiği zaman kendi başına işler yapabilen bir karakter oldu. Kocasını çok sevdiği kaçınılmaz ama artık “anne” oluşuyla Tarık’ı ikinci plana koyuşunu da apaçık görüyoruz.
Dila, yalnız bir anne olduğu için bu kadar tedirgin!..
Müjgan Gönül, bu konudaki eleştirilere ise şöyle cevap verdi.
“ Ben, Dila’ da sabrı öğrenmiştim fakat bu sezon Dila bana annelik kavramını öğretecek. Evladının sevgisine hiçbir şeyi denk tutamayan, evladı için ölüme koşan bir anne artık Dila. Aradan altı yıl geçmiş. O altı yılda çok şey değişir tabiî ki. Dila, hala Tarık’ı çok seviyor. Farkındaysanız oğlu için Tarık’a küsse, tafra yapsa bile uzun sürmüyor. Kaldı ki Tarık biraz ilgili bir eş olsa Dila bu kadar da baskın bir anne rolü çizmek zorunda kalmayacak. Seyircilerin tepkisini tabiî ki anlıyorum, ama aradan altı yılın geçmiş olması çok önemli bir ayrıntı. Dila, hala ince zarif bir karakter. Fakat evlat sevgisi ve evladının astım gibi bir hastalığının olması yeri geldiği zaman onu karakterinin dışına çıkartıyor. Dila’da öğrendim ki bir evlat insanın hayatını kişiliğini her şeyi değiştirebiliyor”
Samanyolu'nda perşembe günleri ekrana gelen ve Türkiye gerçeklerini anlatan 'Tek Türkiye', sezonun ikinci bölümünde en çok izlenen yüz program arasında üçüncülüğü elde etti. Tüm izleyicilerde 5.98 reyting (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken dizi, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
Tek Tüekiye Yeni Sezona Iddiali Girdi...
Tek Türkiye’nin yeni sezona çok cesurca ve iddialı bir girişi gözlerden kaçmadı!..
Değişen karakterleri, değişen hikâyesi olumlu olduğu kadar olumsuzda olabilirdi. Büyük bir riske giriyor gibi gözükse de kaliteli ekibi ile Tek Türkiye yine kendinden beklenileni verdi.
İlk 100’de en çok seyredilen ikinci dizi olan Tek Türkiye, yeni hikâyesinden oldukça söz ettireceğe benziyor.
Dizinin gözde oyuncularından Müjgan Gönül’ün üstlendiği Dila karakteri ise en çok konuşulan isim oldu. Tarık artık bir baba bir kaymakam olurken, Dila’ da anne rolüyle karşımıza çıktı. Fakat iki yıldır sabrıyla her türlü olaya sakin kalan, konuşmak yerine gözyaşları kullanmayı seçen, herkesin gözünde bir melek imajı çizen Dila, artık Tarık’a hayır demesini bilen, yeri geldiği zaman kendi başına işler yapabilen bir karakter oldu. Kocasını çok sevdiği kaçınılmaz ama artık “anne” oluşuyla Tarık’ı ikinci plana koyuşunu da apaçık görüyoruz.
Dila, yalnız bir anne olduğu için bu kadar tedirgin!..
Müjgan Gönül, bu konudaki eleştirilere ise şöyle cevap verdi.
“ Ben, Dila’ da sabrı öğrenmiştim fakat bu sezon Dila bana annelik kavramını öğretecek. Evladının sevgisine hiçbir şeyi denk tutamayan, evladı için ölüme koşan bir anne artık Dila. Aradan altı yıl geçmiş. O altı yılda çok şey değişir tabiî ki. Dila, hala Tarık’ı çok seviyor. Farkındaysanız oğlu için Tarık’a küsse, tafra yapsa bile uzun sürmüyor. Kaldı ki Tarık biraz ilgili bir eş olsa Dila bu kadar da baskın bir anne rolü çizmek zorunda kalmayacak. Seyircilerin tepkisini tabiî ki anlıyorum, ama aradan altı yılın geçmiş olması çok önemli bir ayrıntı. Dila, hala ince zarif bir karakter. Fakat evlat sevgisi ve evladının astım gibi bir hastalığının olması yeri geldiği zaman onu karakterinin dışına çıkartıyor. Dila’da öğrendim ki bir evlat insanın hayatını kişiliğini her şeyi değiştirebiliyor”
Samanyolu'nda perşembe günleri ekrana gelen ve Türkiye gerçeklerini anlatan 'Tek Türkiye', sezonun ikinci bölümünde en çok izlenen yüz program arasında üçüncülüğü elde etti. Tüm izleyicilerde 5.98 reyting (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken dizi, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
Değişen karakterleri, değişen hikâyesi olumlu olduğu kadar olumsuzda olabilirdi. Büyük bir riske giriyor gibi gözükse de kaliteli ekibi ile Tek Türkiye yine kendinden beklenileni verdi.
İlk 100’de en çok seyredilen ikinci dizi olan Tek Türkiye, yeni hikâyesinden oldukça söz ettireceğe benziyor.
Dizinin gözde oyuncularından Müjgan Gönül’ün üstlendiği Dila karakteri ise en çok konuşulan isim oldu. Tarık artık bir baba bir kaymakam olurken, Dila’ da anne rolüyle karşımıza çıktı. Fakat iki yıldır sabrıyla her türlü olaya sakin kalan, konuşmak yerine gözyaşları kullanmayı seçen, herkesin gözünde bir melek imajı çizen Dila, artık Tarık’a hayır demesini bilen, yeri geldiği zaman kendi başına işler yapabilen bir karakter oldu. Kocasını çok sevdiği kaçınılmaz ama artık “anne” oluşuyla Tarık’ı ikinci plana koyuşunu da apaçık görüyoruz.
Dila, yalnız bir anne olduğu için bu kadar tedirgin!..
Müjgan Gönül, bu konudaki eleştirilere ise şöyle cevap verdi.
“ Ben, Dila’ da sabrı öğrenmiştim fakat bu sezon Dila bana annelik kavramını öğretecek. Evladının sevgisine hiçbir şeyi denk tutamayan, evladı için ölüme koşan bir anne artık Dila. Aradan altı yıl geçmiş. O altı yılda çok şey değişir tabiî ki. Dila, hala Tarık’ı çok seviyor. Farkındaysanız oğlu için Tarık’a küsse, tafra yapsa bile uzun sürmüyor. Kaldı ki Tarık biraz ilgili bir eş olsa Dila bu kadar da baskın bir anne rolü çizmek zorunda kalmayacak. Seyircilerin tepkisini tabiî ki anlıyorum, ama aradan altı yılın geçmiş olması çok önemli bir ayrıntı. Dila, hala ince zarif bir karakter. Fakat evlat sevgisi ve evladının astım gibi bir hastalığının olması yeri geldiği zaman onu karakterinin dışına çıkartıyor. Dila’da öğrendim ki bir evlat insanın hayatını kişiliğini her şeyi değiştirebiliyor”
Samanyolu'nda perşembe günleri ekrana gelen ve Türkiye gerçeklerini anlatan 'Tek Türkiye', sezonun ikinci bölümünde en çok izlenen yüz program arasında üçüncülüğü elde etti. Tüm izleyicilerde 5.98 reyting (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken dizi, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
23 Ekim 2009 Cuma
Tek Türkiye'nin büyük başarisi
Yayınlandığı günden beri, izleyiciden tam not alan Samanyolu Televizyonu'nun heyecanla izlenen dizisi, ''Tek Türkiye'' zirveyi zorluyor.
Türkiye gerçeklerini anlatan dizi, dün akşamki bölümüyle en çok izlenen yüz program arasında üçüncü oldu.
Bugüne kadar yaptığı kaliteli yapımlarla izleyicilerin takdir ve güvenini kazanan Samanyolu Televizyonu, "Tek Türkiye" adlı dizisiyle başarısını bir kere daha kanıtladı ve reyting sıralamasında zirveye oturdu.
22 Ekim Perşembe günü yayınlanan TEK TÜRKİYE dizisi tüm izleyicilerde 5.98 rating (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu.
100 KİŞİDEN 35'İ TEK TÜRKİYE'Yİ İZLEDİ
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken Tek Türkiye, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
Türkiye gerçeklerini anlatan dizi, dün akşamki bölümüyle en çok izlenen yüz program arasında üçüncü oldu.
Bugüne kadar yaptığı kaliteli yapımlarla izleyicilerin takdir ve güvenini kazanan Samanyolu Televizyonu, "Tek Türkiye" adlı dizisiyle başarısını bir kere daha kanıtladı ve reyting sıralamasında zirveye oturdu.
22 Ekim Perşembe günü yayınlanan TEK TÜRKİYE dizisi tüm izleyicilerde 5.98 rating (dakika başına düşen ortalama izleyici sayısı) ve 14.39 share (izlenme payı) değerleriyle ilk yüzde en çok izlenen 3. program oldu.
100 KİŞİDEN 35'İ TEK TÜRKİYE'Yİ İZLEDİ
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 34.8 izlenme payı ile dikkat çeken Tek Türkiye, bu 2 bölgede en çok izlenen program oldu.
21 Ekim 2009 Çarşamba
Tek Türkiye 76. Bölüm
Tek Türkiye yeni sezonun ikinci bölümü ile ekrana geliyor...
Heyecanın ve duygunun hiç bitmediği dizi bu hafta önemli ve çarpıcı gelişmelere sahne oluyor...
Reşo ağa, kayıplarına üzülmektedir. Tarık ise son olan olaydan sonra işin aslını öğrenmiştir. Köyün boşaltılması aslında altındaki petrol yatakları içindir. Tarık daha büyük felaketlerin olmaması için Reşo ağayı uyarmaya gider. Ancak oğlunun mezarı başında olan Reşo ağa, Çetin’in oraya koyduğu bombadan habersizdir...
Bu arada çok önemli bir gelişme olur. Kırmızı karşısına sürekli çıkıp duran Tarık’ı öldürmekten vazgeçer ve onu can evinden vurmaya karar verir. Tarık’ın oğlu İbrahim, peşine düşen adamların farkında olmadan onlarla beraber kayıplara karışır...
Heyecanın ve duygunun hiç bitmediği dizi bu hafta önemli ve çarpıcı gelişmelere sahne oluyor...
Reşo ağa, kayıplarına üzülmektedir. Tarık ise son olan olaydan sonra işin aslını öğrenmiştir. Köyün boşaltılması aslında altındaki petrol yatakları içindir. Tarık daha büyük felaketlerin olmaması için Reşo ağayı uyarmaya gider. Ancak oğlunun mezarı başında olan Reşo ağa, Çetin’in oraya koyduğu bombadan habersizdir...
Bu arada çok önemli bir gelişme olur. Kırmızı karşısına sürekli çıkıp duran Tarık’ı öldürmekten vazgeçer ve onu can evinden vurmaya karar verir. Tarık’ın oğlu İbrahim, peşine düşen adamların farkında olmadan onlarla beraber kayıplara karışır...
15 Ekim 2009 Perşembe
Tek Türkiye Süprizlerle Geliyor...
Samanyolu televizyonunda yayınlanan 'Tek Türkiye', sürpriz değişiklikler içeren bölümleriyle bu akşam izleyiciyle buluşuyor. Dizinin yeni dönem tanıtım toplantısı dün Konya'da yapıldı.
Yapımcı Salih Asan'la birlikte oyuncular Süleyman Karadağ (Şivan), Özge Mirzalı (Kezban) ve Müjgan Gönül'ün (Hemşire Dila) katıldığı tanıtıma çekimlerin yapıldığı Hadim ile Taşkent ilçelerinin belediye başkanları da iştirak etti. Dizinin yeni yayın dönemine sürprizlerle gireceğini söyleyen Asan, "2 sene önce Konya'nın Sille köyünde başlayan çekimlerin bu sene Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin coğrafik yapısına çok benzeyen Hadim ve Taşkent ilçelerinde devam etmesine karar verdik." dedi. Köyden kasabaya göçen Tek Türkiye'de Doktor Tarık aile babası vekil kaymakam olarak izleyici karşısına çıkacak. Değişen tek karakter Tarık değil elbette. Şivan da yeni bölümlerde değişim sürecine giriyor. Ancak diziye yeni giren Botan, eski kötü Şivan'ın yerini doldurmaya çalışacak.
Yeni dönem için iddialı konuşan Asan, dizinin günümüz gerçekleriyle örtüşen senaryosuna, güçlü oyuncu kadrosuna ve 300 kişiyi bulan yapım-çekim ekibine güveniyor.
Dizinin bu akşamki konusuna gelince: Son olayların üzerinden 6 yıl geçmiştir. Tarık artık bir vekil kaymakamdır. Ailesiyle birlikte köyde Zeynep'in isminin verildiği okulun açılışına davet edilir. Ancak köy üzerinde yeni bir oyun oynanmaktadır. Köyde yapılan düğünde iki aşiret birbirine daha çok bağlanmak üzereyken Çetin ve adamları devreye girer ve yeni bir kan davası başlar.
ZAMAN
Yapımcı Salih Asan'la birlikte oyuncular Süleyman Karadağ (Şivan), Özge Mirzalı (Kezban) ve Müjgan Gönül'ün (Hemşire Dila) katıldığı tanıtıma çekimlerin yapıldığı Hadim ile Taşkent ilçelerinin belediye başkanları da iştirak etti. Dizinin yeni yayın dönemine sürprizlerle gireceğini söyleyen Asan, "2 sene önce Konya'nın Sille köyünde başlayan çekimlerin bu sene Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin coğrafik yapısına çok benzeyen Hadim ve Taşkent ilçelerinde devam etmesine karar verdik." dedi. Köyden kasabaya göçen Tek Türkiye'de Doktor Tarık aile babası vekil kaymakam olarak izleyici karşısına çıkacak. Değişen tek karakter Tarık değil elbette. Şivan da yeni bölümlerde değişim sürecine giriyor. Ancak diziye yeni giren Botan, eski kötü Şivan'ın yerini doldurmaya çalışacak.
Yeni dönem için iddialı konuşan Asan, dizinin günümüz gerçekleriyle örtüşen senaryosuna, güçlü oyuncu kadrosuna ve 300 kişiyi bulan yapım-çekim ekibine güveniyor.
Dizinin bu akşamki konusuna gelince: Son olayların üzerinden 6 yıl geçmiştir. Tarık artık bir vekil kaymakamdır. Ailesiyle birlikte köyde Zeynep'in isminin verildiği okulun açılışına davet edilir. Ancak köy üzerinde yeni bir oyun oynanmaktadır. Köyde yapılan düğünde iki aşiret birbirine daha çok bağlanmak üzereyken Çetin ve adamları devreye girer ve yeni bir kan davası başlar.
ZAMAN
10 Ekim 2009 Cumartesi
3 Ekim 2009 Cumartesi
Mustafa Kartal Röportaj - SamanyoluFanlari
Kollama
Öncelikle Mustafa Kartal kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?
Mustafa Kartal 1972 Erzurum doğumlu, Marmara İletişim mezunu, 1994 Samanyolu girişli bir kardeşinizdir inşallah.
Televizyon dünyası ile tanışmanız nasıl oldu?
1992 yılında Manisa Körfez Dersanesi’ne gittiğim yıllarda insanlığa hizmet edecek bir televizyonun açılacağını ve televizyonculuğa yatkın kişilerin iletişimi seçmelerini tavsiye eden hocalarımızın, o kişilerden birinin de bu fakir olduğunu söylemeleri üzerine; Allah’ın izniyle iletişimi kazanarak 1994’ün on birinci ayının on birinde Samanyolu’na başlamış oldum.
Stv’de çalışmak kendi tercihiniz mi? Stv’nin sizin için bir önemi var mı?
Yukarıda bu sorunun cevabı var sanıyorum. Stv’nin önemine gelince; Mustafa Kartal, Mustafa Kartal’a ne kadar önemliyse, Samanyolu da o kadar önemli.
Yapımcılık dışında ne yaparsınız? Meşgul olduğunuz başka işleriniz var mı?
Yapımcılık dışında Allah’ın emaneti olan üç yavruya babalık yapmaya, annelerine de iyi bir eş olmaya çalışıyorum. (Ha aramızda kalsın, becerdiğim söylenemez.)
Kaç yıldır yapımcılık yapıyorsunuz? İlk yapımcılık deneyiminiz hangisi? Yapımcılık hayalinizdeki meslek miydi? Eğer yapımcı olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
1998 yılından itibaren yapımcı olarak çalışıyorum. Kervan isimli televizyon programında ilk yapımcılık görevine başladım. Drama bölümünde ise Sır Kapısı dizisiyle 2002 yılında bu görevi devraldım. Hayalimdeki meslek ilkokuldayken subay olmaktı, sonraları ise televizyonda görev almak, yani yönetmen ya da yapımcı olmaktı, kısmet yapımcılıkmış. Yapımcı olmasaydım ne olmak isterdim sorusuna Kader Çizgisi’ni yapmaya çalışan birisi olarak; kaderime rağmen cevap veremem çünkü yapımcı olmuşuz.
Yaptığınız işin zorlukları neler?
Yaptığımız işin zorlukları göze, gönle, kulağa hitap etmek zorunda olmamız. Çünkü birinin beğendiğini diğeri beğenmeyebilir. Fakat siz beğendirmek zorundasınızdır.
Ayrıca sizin talip olduğunuz yayın politikasının daha önce denenmemiş olması da, önünüzde örneğinizin olmaması da işin diğer zorluğu. Bir diğer zorluğu, yaptığınız işle insanlara mutlak bir şeyler anlatmanızın gerekliliği karşısında yeterli donanıma (şahsım adına; aklen, fikren, madden, mânen) sahip olamayışımız. Bir başka zorluğu da yaptığımız işin ekip işi olması; dolayısıyla ekiple aynı dili konuşamamak, aynı görüşü paylaşamamak vesaire…
Diğer kanlllardaki yapımları takip ediyor musunuz? Diğer kanllarda izlediğiniz, beğendiğiniz bir yapım var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?
Çok takip edemiyorum. Takip ettiğim kadarıyla drama olarak beğenilecek yapımlar var. Dramaya başlamadan, Deli Yürek’i, Kurtlar Vadisi’ni, Köprü’yü; eskilerden, Bizimkiler ve Perihan Abla’yı beğeniyle seyrederdim.
“Bu yapımın yapımcılığını ben yapmalıydım” dediğiniz bir yapım var mı?
Kalitesinin hakkını verebilsem Kuruluş dizisi için diyebilirim.
Neden bilinmeyen yüzlerle, isimlerle çalışıyorsunuz? Bilinen isimlerle çalışmak reyting açısından daha avantajlı değil mi?
Birkaç nedenden dolayı bilinmeyen yüzlerle çalışıyoruz. Sinema işinin geleceğine talip olanlar olarak, en önem verdiğimiz şey; çalışabildiğimiz ölçüde yeni isimlerle çalışmak... Ki madden imkanlarımız yettiğinde en doğru insanlarla çalışabilelim.
Siz yapımcı olarak dizinin her şeyi ile ugraşıyorsunuz. Bu bağlamda oyuncu seçmek nasıl oluyor? Oyuncular Samanyolu Tv’de oynama teklifine nasıl bakıyorlar?
Cast birimi oluşturduk bünyemizde. Senaryoyu okuyunca sizin zihninizde canlanan oyuncu arattırılıyor ve anlaşma yapılarak sizlerin karşısına çıkarılıyor.
Oyuncular, Samanyolu’nda oynama teklifine diğer yapımlara nasıl bakıyorlarsa öyle bakıyorlar şöyle ki; madden anlaşılırsa ve karakter, oyuncunun kafasına yatarsa teklif olumlu karşılanıyor.
Kollama gibi çok güncel ve derin diye adlandırdığımız konuların işlendiği bir dizinin de yapımcısısınız. Aldığınız tepkiler nasıl oluyor?
Tahmin ettiğiniz gibi…
Şu âna kadar birçok yapımın yapımcısı idiniz. Sizi en etkileyen yapım hangisi oldu, ve neden?
Sır Kapısı / Sırlar Dünyası oldu çünkü dramada ilk göz ağrımdı.
Yeni yayın döneminde bir Samanyolu Tv izleyicisi olarak keşke kanal şunu da yayınlasa ya da şu tarz bir yapımımız olsun dedikleriniz oluyor mu?
Olmaz olur mu tabiî ki oluyor. Örneğin tarihimizi anlatan yapımları hep arzulamışımdır. Düşünsenize Efendimiz (s.a.v) döneminden başlamışız… Muhteşem Uhud’u çekmişiz, Hudeybiye’yle tarihe, bugüne ışık tutmuşuz, Tarık bin Ziyadlarla İspanya’ya medeniyet götürmüşüz, Malazgirt’le Anadolu kapılarını aralamışız, İstanbul’un fethiyle Efendimiz’in (s.a.v) gönlünü fethetmişiz… Anadolu’dan kalkıp dünyaya açılan civanmertlerin hayat hikayelerini anlatmış ve bir kere daha milletimizle gurur duymuşuz… Hey gidi gelecek günler hey…
Ne olacak bizim dizilerimizin hali? Bu yıl bir değişiklik yapıp bizi şaşırtacak mısınız?
Sorunuzda gizli olarak, ‘dizilerin istenilen düzeyde olmaması’nı dile getiriyorsunuz. Ama bu bizimle yine aynı düzeyde olacak. Şaşırır mısınız bilemiyorum fakat 4 yeni dizi yapmaya çalışıyoruz.
Hayatınızda dönüm noktası olan bir olay var mı?
Körfez Dersanesi’ne gitmemi sayabiliriz.
Sitemiz hakkındaki düşünceleriniz neler?
Yaptıklarımız sizinle mânâ buluyor. Sitemiz, Samanyolu’na gönül verenlerin oluşturmuş olduğu gayet kaliteli, düzgün bir site. Takip etmeye çalıştığım kadarıyla da üyeleriyle seviyeli, teknik anlamda da, içerik anlamında da doyurucu bir site. Dolayısıyla site için emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Son olarak Samanyolu Fanlarına bir mesajınızı ve tavsiyenizi alsak?
Siz Samanyolu Fanlarının güzide üyelerine tavsiyede bulunmak haddime olmasa gerek. Fakat ilgili soruya cevaben fanlara üye olan kardeşiniz olarak derim ki; fâni olanla bâkî olanı ayırabilsek, eleştirilerimizde daha çok yapıcı olsak, fikirlerimizde hür olabilsek, yani birilerinin etkisinde kalmasak… Sonuçta bizim yaptığımız bir film çalışması. Yani gerçekliği yansıtmaya çalışan ama birebir gerçek olmayan bir dünya. Dolayısıyla senaryo gereği, hikaye gereği, ve imkan ölçüsünde bazı şeyleri yaptığımız unutulmamalı. Asıl olan dizilerdeki bir çok argümana takılmamaktır. Verilmek istenen nedir, o diziden ne alınabilir, sosyal ihtiyaçlara hangi ölçüde cevap verebilmektedir, ona bakmaktır. Fan müdavimlerinin bu çerçevede değerlendirmelerini isterim. Yaptığımız işlerin halk nezdindeki yüzü sizler olduğunuz için bu durumu çok önemsiyorum. Son olarak yapılan ürünle, yapanların boyunun ölçüsünü bilerek ürünün yapımına katkıda bulunabilsek, sevdiklerimizi ölçülü sevsek ki, bir gün hatasını gördüğümüzde canımız acımasa…
Bu vesileyle geçmiş Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlısıyla her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim.
Kusurlarımız affola,
Affetmek büyüklüktür, sizlere yakışır.
Selametle…
SamanyoluFanları
Öncelikle Mustafa Kartal kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?
Mustafa Kartal 1972 Erzurum doğumlu, Marmara İletişim mezunu, 1994 Samanyolu girişli bir kardeşinizdir inşallah.
Televizyon dünyası ile tanışmanız nasıl oldu?
1992 yılında Manisa Körfez Dersanesi’ne gittiğim yıllarda insanlığa hizmet edecek bir televizyonun açılacağını ve televizyonculuğa yatkın kişilerin iletişimi seçmelerini tavsiye eden hocalarımızın, o kişilerden birinin de bu fakir olduğunu söylemeleri üzerine; Allah’ın izniyle iletişimi kazanarak 1994’ün on birinci ayının on birinde Samanyolu’na başlamış oldum.
Stv’de çalışmak kendi tercihiniz mi? Stv’nin sizin için bir önemi var mı?
Yukarıda bu sorunun cevabı var sanıyorum. Stv’nin önemine gelince; Mustafa Kartal, Mustafa Kartal’a ne kadar önemliyse, Samanyolu da o kadar önemli.
Yapımcılık dışında ne yaparsınız? Meşgul olduğunuz başka işleriniz var mı?
Yapımcılık dışında Allah’ın emaneti olan üç yavruya babalık yapmaya, annelerine de iyi bir eş olmaya çalışıyorum. (Ha aramızda kalsın, becerdiğim söylenemez.)
Kaç yıldır yapımcılık yapıyorsunuz? İlk yapımcılık deneyiminiz hangisi? Yapımcılık hayalinizdeki meslek miydi? Eğer yapımcı olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
1998 yılından itibaren yapımcı olarak çalışıyorum. Kervan isimli televizyon programında ilk yapımcılık görevine başladım. Drama bölümünde ise Sır Kapısı dizisiyle 2002 yılında bu görevi devraldım. Hayalimdeki meslek ilkokuldayken subay olmaktı, sonraları ise televizyonda görev almak, yani yönetmen ya da yapımcı olmaktı, kısmet yapımcılıkmış. Yapımcı olmasaydım ne olmak isterdim sorusuna Kader Çizgisi’ni yapmaya çalışan birisi olarak; kaderime rağmen cevap veremem çünkü yapımcı olmuşuz.
Yaptığınız işin zorlukları neler?
Yaptığımız işin zorlukları göze, gönle, kulağa hitap etmek zorunda olmamız. Çünkü birinin beğendiğini diğeri beğenmeyebilir. Fakat siz beğendirmek zorundasınızdır.
Ayrıca sizin talip olduğunuz yayın politikasının daha önce denenmemiş olması da, önünüzde örneğinizin olmaması da işin diğer zorluğu. Bir diğer zorluğu, yaptığınız işle insanlara mutlak bir şeyler anlatmanızın gerekliliği karşısında yeterli donanıma (şahsım adına; aklen, fikren, madden, mânen) sahip olamayışımız. Bir başka zorluğu da yaptığımız işin ekip işi olması; dolayısıyla ekiple aynı dili konuşamamak, aynı görüşü paylaşamamak vesaire…
Diğer kanlllardaki yapımları takip ediyor musunuz? Diğer kanllarda izlediğiniz, beğendiğiniz bir yapım var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?
Çok takip edemiyorum. Takip ettiğim kadarıyla drama olarak beğenilecek yapımlar var. Dramaya başlamadan, Deli Yürek’i, Kurtlar Vadisi’ni, Köprü’yü; eskilerden, Bizimkiler ve Perihan Abla’yı beğeniyle seyrederdim.
“Bu yapımın yapımcılığını ben yapmalıydım” dediğiniz bir yapım var mı?
Kalitesinin hakkını verebilsem Kuruluş dizisi için diyebilirim.
Neden bilinmeyen yüzlerle, isimlerle çalışıyorsunuz? Bilinen isimlerle çalışmak reyting açısından daha avantajlı değil mi?
Birkaç nedenden dolayı bilinmeyen yüzlerle çalışıyoruz. Sinema işinin geleceğine talip olanlar olarak, en önem verdiğimiz şey; çalışabildiğimiz ölçüde yeni isimlerle çalışmak... Ki madden imkanlarımız yettiğinde en doğru insanlarla çalışabilelim.
Siz yapımcı olarak dizinin her şeyi ile ugraşıyorsunuz. Bu bağlamda oyuncu seçmek nasıl oluyor? Oyuncular Samanyolu Tv’de oynama teklifine nasıl bakıyorlar?
Cast birimi oluşturduk bünyemizde. Senaryoyu okuyunca sizin zihninizde canlanan oyuncu arattırılıyor ve anlaşma yapılarak sizlerin karşısına çıkarılıyor.
Oyuncular, Samanyolu’nda oynama teklifine diğer yapımlara nasıl bakıyorlarsa öyle bakıyorlar şöyle ki; madden anlaşılırsa ve karakter, oyuncunun kafasına yatarsa teklif olumlu karşılanıyor.
Kollama gibi çok güncel ve derin diye adlandırdığımız konuların işlendiği bir dizinin de yapımcısısınız. Aldığınız tepkiler nasıl oluyor?
Tahmin ettiğiniz gibi…
Şu âna kadar birçok yapımın yapımcısı idiniz. Sizi en etkileyen yapım hangisi oldu, ve neden?
Sır Kapısı / Sırlar Dünyası oldu çünkü dramada ilk göz ağrımdı.
Yeni yayın döneminde bir Samanyolu Tv izleyicisi olarak keşke kanal şunu da yayınlasa ya da şu tarz bir yapımımız olsun dedikleriniz oluyor mu?
Olmaz olur mu tabiî ki oluyor. Örneğin tarihimizi anlatan yapımları hep arzulamışımdır. Düşünsenize Efendimiz (s.a.v) döneminden başlamışız… Muhteşem Uhud’u çekmişiz, Hudeybiye’yle tarihe, bugüne ışık tutmuşuz, Tarık bin Ziyadlarla İspanya’ya medeniyet götürmüşüz, Malazgirt’le Anadolu kapılarını aralamışız, İstanbul’un fethiyle Efendimiz’in (s.a.v) gönlünü fethetmişiz… Anadolu’dan kalkıp dünyaya açılan civanmertlerin hayat hikayelerini anlatmış ve bir kere daha milletimizle gurur duymuşuz… Hey gidi gelecek günler hey…
Ne olacak bizim dizilerimizin hali? Bu yıl bir değişiklik yapıp bizi şaşırtacak mısınız?
Sorunuzda gizli olarak, ‘dizilerin istenilen düzeyde olmaması’nı dile getiriyorsunuz. Ama bu bizimle yine aynı düzeyde olacak. Şaşırır mısınız bilemiyorum fakat 4 yeni dizi yapmaya çalışıyoruz.
Hayatınızda dönüm noktası olan bir olay var mı?
Körfez Dersanesi’ne gitmemi sayabiliriz.
Sitemiz hakkındaki düşünceleriniz neler?
Yaptıklarımız sizinle mânâ buluyor. Sitemiz, Samanyolu’na gönül verenlerin oluşturmuş olduğu gayet kaliteli, düzgün bir site. Takip etmeye çalıştığım kadarıyla da üyeleriyle seviyeli, teknik anlamda da, içerik anlamında da doyurucu bir site. Dolayısıyla site için emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Son olarak Samanyolu Fanlarına bir mesajınızı ve tavsiyenizi alsak?
Siz Samanyolu Fanlarının güzide üyelerine tavsiyede bulunmak haddime olmasa gerek. Fakat ilgili soruya cevaben fanlara üye olan kardeşiniz olarak derim ki; fâni olanla bâkî olanı ayırabilsek, eleştirilerimizde daha çok yapıcı olsak, fikirlerimizde hür olabilsek, yani birilerinin etkisinde kalmasak… Sonuçta bizim yaptığımız bir film çalışması. Yani gerçekliği yansıtmaya çalışan ama birebir gerçek olmayan bir dünya. Dolayısıyla senaryo gereği, hikaye gereği, ve imkan ölçüsünde bazı şeyleri yaptığımız unutulmamalı. Asıl olan dizilerdeki bir çok argümana takılmamaktır. Verilmek istenen nedir, o diziden ne alınabilir, sosyal ihtiyaçlara hangi ölçüde cevap verebilmektedir, ona bakmaktır. Fan müdavimlerinin bu çerçevede değerlendirmelerini isterim. Yaptığımız işlerin halk nezdindeki yüzü sizler olduğunuz için bu durumu çok önemsiyorum. Son olarak yapılan ürünle, yapanların boyunun ölçüsünü bilerek ürünün yapımına katkıda bulunabilsek, sevdiklerimizi ölçülü sevsek ki, bir gün hatasını gördüğümüzde canımız acımasa…
Bu vesileyle geçmiş Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlısıyla her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim.
Kusurlarımız affola,
Affetmek büyüklüktür, sizlere yakışır.
Selametle…
SamanyoluFanları
2 Ekim 2009 Cuma
Tek Türkiye'de Yeni Sezon!!!
Tarık Önlüğünü Bir Kenara Bırakıyor
Senarist Ali Kara’nın yazdığı Tek Türkiye dizisi yeni sezona gecikmeli ama birçok yeniliklerle merhaba diyecek...
Yeni sezonda bazı oyuncuları ekranda göremeyeceğiz...
Bu sürpriz ayrılıkları yeni yüzler doldururken, köyden şehre transfer edilen dizide Tarık artık doktorluk yapmayacak...
Dila, karakterinin yeni sezondaki sürpriz değişimi ise seyirciler arasında çok tartışılacağa benziyor...
Birbirinden farklı sürprizlerle 15 Ekim’de gösterime girecek olan Tek Türkiye bu sezon terörün şehir ayağını ele alacak...
Senarist Ali Kara’nın yazdığı Tek Türkiye dizisi yeni sezona gecikmeli ama birçok yeniliklerle merhaba diyecek...
Yeni sezonda bazı oyuncuları ekranda göremeyeceğiz...
Bu sürpriz ayrılıkları yeni yüzler doldururken, köyden şehre transfer edilen dizide Tarık artık doktorluk yapmayacak...
Dila, karakterinin yeni sezondaki sürpriz değişimi ise seyirciler arasında çok tartışılacağa benziyor...
Birbirinden farklı sürprizlerle 15 Ekim’de gösterime girecek olan Tek Türkiye bu sezon terörün şehir ayağını ele alacak...
Tarik, Doktorlugu birakiyor
Senaryosunu Ali Kara'nın yazdığı 'Tek Türkiye' yeni sezona iddialı hazırlanıyor.
Çekimleri Konya'da devam eden dizi köyden şehre inerken, Doktor Tarık (Ozan Çobanoğlu) ise doktorluk yapmayacak. Bazı oyuncular yeni sezonda dizi ile yollarını ayırırken Dila karakteri ile ilgili sürpriz ise çok konuşulacak.
15 Ekim'de yeni bölümleriyle ekrana gelecek olan dizi tekrar bölümüyle bu akşam 22.45'te yayınlanıyor.
Tarık, kendisini alıkoyan esrarengiz adamların elinden kurtulmayı başarır. Hatice ise hâlâ çocuğunun peşindedir. Fakat çocuğu beklenmedik bir şekilde köye getirilir. Zozan, Hatice'den çocuğuna karşılık kasetleri istemektedir. Bu arada Şivan'ın başı derttedir.
TELEVİZYON SERVİSİ
ZAMAN
Çekimleri Konya'da devam eden dizi köyden şehre inerken, Doktor Tarık (Ozan Çobanoğlu) ise doktorluk yapmayacak. Bazı oyuncular yeni sezonda dizi ile yollarını ayırırken Dila karakteri ile ilgili sürpriz ise çok konuşulacak.
15 Ekim'de yeni bölümleriyle ekrana gelecek olan dizi tekrar bölümüyle bu akşam 22.45'te yayınlanıyor.
Tarık, kendisini alıkoyan esrarengiz adamların elinden kurtulmayı başarır. Hatice ise hâlâ çocuğunun peşindedir. Fakat çocuğu beklenmedik bir şekilde köye getirilir. Zozan, Hatice'den çocuğuna karşılık kasetleri istemektedir. Bu arada Şivan'ın başı derttedir.
TELEVİZYON SERVİSİ
ZAMAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)